12 Eylül 2013 Perşembe

İlhan Mimaroğlu Röportajı

New York'ta yaşayan ve kitaplarıyla New York serüvenini anlatan, dünyada

öncü elektronik müzik bestecilerinden sayı
lan İlhan Mimaroglu, 1945 yından

beri içinde bulundu
gu müzik dünyasına öncelikle eleştirmenlik ve radyo

programcı
lığıyla başlamış. Daha sonra 1955 yında Rockefeller Vakfı'nın

daveti ile New York Columbia Üniversitesi'nde Paul Henry Lang'la müzikoloji

ve Douglas Moore'la bestecilik alanları
nda çalışş. Aynızamanda, 1959

ndan itibaren yerleştigi New York'da seçkin bestecilerden Vladimir

Ussachevsky'nin, Edgard Varèse ve Stefan Wolpe gibi isimlerin ö
grencisi

olmu
ş.
İlhan Mimaroglu'nun dünyada büyük övgü alan elektronik müzik yapıtların

yanı
ra; 1970'ler boyunca yedi yıl süreyle New York'ta WBAI radyo

istasyonundaki politik ve toplumsal konulara ağ
ırlık verdigi elektronik müzik

programı
, fotografçıkimligi, eleştirel günceleri, köşe yazıları, otobiyografik

notları
da onu unutulmaz kılmışr.

Geçti
gimiz yıllarda İstanbul'a sık sık davet edilen ama bir türlü Istanbul'da

göremedi
gimiz Ilhan Mimaroglu'yla ne telefon ne e-mail, faks aracılığıile

haberle
ştik...
İstanbul’a gelmediginiz yıllar içinde İstanbul sizin için nasıl degişimler gösterdi? Buradaki genç

müzik ve ya
şam konusunda düşünceleriniz neler?
İstanbul'dan uzun yıllar uzak kalmış olduğum için oradaki degişimleri kesinlikle

değ
erlendiremem. Bir büyük kent olarak İstanbul, dünyanın başka büyük kentleri gibi çeşitli

sanat olayları
n sürekli olarak yer aldığıbir yer. Oradan gelen bilgilerin ışığında,Istanbul'un o

yolda bir geli
şme içinde oldugunu anlıyorum. Edindiğim genel izlenim şu ki, bu bakıma,
İstanbul New York'tan belki daha ilginç, daha verimli, hem de daha alımlıbir kent.
Elektronik müziğin Istanbul’da hiç varlığıhissettirmedigi bir dönemde yayınladığız

kitabı
za tepkiler nasıl olmuştu? Acaba 1991 yında yayınlanan bu kitap şimdi daha mıçok

anla
şıyor ve ilgi görüyor?
Elektronik Müzik kitabın Türkiye'de ne gibi tepkilerle karşılaştığıkonusunda, gene uzaklığım

nedeniyle, bir bilgim yok. Okuyanlar olmu
ştur o kitabı, bu da bana yeter. Elektronik müzik

dünyanı
n her yerinde çok az ilgi gören, üstelik yanlış anlaşılan bir tür. Üstünlük açından
İstanbul'dan, Türkiye'den ne bekleyelim ki?
Elektronik müziğin dünyadan Türkiye’ye ulaşmasınasıl oldu sizce? Müzik türü olarak ne kadar

anla
şıyor?
Elektronik müzik Türkiye'ye özellikle plaklar yoluyla, hem de bu konudaki yayınlarla ulaş. Pek

az sayı
da ilgilinin eline geçti bunlar. Bu arada, elektronik müziğin Türkiye'deki öncüsü, gitgide

dünya çapı
nda da tanınma yoluna girmiş olan Bülent Arel'i analım!
Sizce, ilkel yöntemlerle ulaşılan elektronik seslerin ruhu adına gelişen teknolojinin kısa yoldan

elektronik müzik olu
şturmasın müzikte ne gibi etkisi oldu?
Şunu belirtmek gerekir ki elektronik müzik ille de elektronik kaynaklıseslerle yapılan bir müzik

değ
ildir. Ses yazma yoldamların ürünü bir müziktir. İlkellik söz konusu oldugunda, ressam

Jean Dubuffet'ı
n ses yazma yoluyla, plaklar üstünde gerçekleştirdigi ve pek az tanınan

besteleri üstün değ
erde yaratılardır.
Peki plakların yok olması, artık fazla talep görmemesi konusunda düşünceleriniz neler?
Plakların yok olmasından söz ettiğinizde, elektronik müzik plakların azalışına, bunların kıda

şede kalmış olmasına değiniyorsanız, bu çok doğru, ne yazik ki! Hele elektronik müziğin plak

üzerinde yer alan ve dinleyicilere plaklarla ula
şan bir müzik olduğunu göz önünde tutarsak.
Elektronik müzik için ‘geleceğin klasik müzigi’ yorumu yapan müzisyenler olduğunu

şünürsek, size göre elektronik müziğin gelecegi nasıl olacak?
Elektronik müziğin yalnız geleceğin değil, içinde yaşadığız günlerin başca klasik müziği

olduğ
unu yıllar önce ben de söyledim. Yarım yüzyıaşan bir geçmişten söz ediyoruz. Oysa

bugünkü gerçek 
şu ki, klasik müzik dinleyicilerinin büyük bir çoğunluğu elektronik müziğin

farkı
nda bile değil. Geleceğe umutla bakamıyorum.
Çağdaş klasik müzik besteciliği ve elektronik müzik besteciliği arasındaki benzerlikler, farklar

neler? Sizin elektronik müzik bestelerinizde caz müziğ
inden de esinlendiğiniz doğru mu?
Notalarıyazarsız kağıda, seslendirilmek üzere. Çağdaş klasik müzik besteciligi kısaca bu

(eskiden olduğ
u gibi). Ya da sesleri kendiniz toplar düzenlersiniz. Bu da elektronik müzik

besteciliğ
i. Biri soyut bir müziktir (kağıda yazılan), öbürü somut (elektronik müzik).

Diğ
er konuya gelince, şu ya da bu elektronik müzik yapımda caz etkileri var nitekim.
Müzik türlerinde 'doğaçlama' ve 'kompozisyon' arasındaki farklar size göre nedir? Sizin

müziğ
inizde yıllara göre neler değişti?
Doğaçlama, 'kompozisyon' dediğinizin bir çeşididir. Caz sololarıbunca yıldır hep

'kompozisyon' sayarak dinledim. Kendi müziğ
imdeyse, ne geriye bakıyorum, ne de ileriye.

Yalnı
z müziğimi yaptığım (ya da yazdığım) anlara yöneltiyorum ilgimi.
Eleştiri yapmak, eleştirmen gözü ile bakmak ve yenilikleri takip ederken o konuda yetkin olmak;

sizce tüm bunlar müzikten ve hayattan alı
nan zevki azaltıyor mu? Yoksa hayata daha çok mu

yakla
şyor?
Eleştiri, özellikle okunsun diye başkalarına iletilen bir yönelim olduğu oranda, ne eleştiriliyorsa

ona yoğ
un bir ilgi yaklaşıgerektiriyor. Bu ilgi, çoğu kez, eleştirilenden alınan zevki

yükseltiyor, ele
ştiri kötülemeye yönelik olsa bile.
Acaba Türkiye'de yaşamama sebebiniz kendi kendinize yarattığız bir sürgün gibi mi yoksa

olması
gereken bir sürgün mü? Burada yeterince anlaşılamadığışünüyor musunuz?
Kendimi New York'ta bir sürgünde sayıyorsam da, şunu kesinlikle belirtmek isterim ki,

Türkiye'de kalmı
ş olsaydım, elektronik müzik eğitimi görme, elektronik müzik alanında çalışma,

bunca elektronik yapı
t gerçekleştirme ve bunların çoğunu plaklarla piyasaya sürme olanakları
bulamayacaktım.
Uzaklık ve yakınlık sizce ne kadar önemli?
Şimdi de bir önceki sorunuza bir başka açıdan bakalım. Manhattan adasında kendimi Robinson

adası
nda gibi sayıyorum. Bu bakıma, her yer uzak bana.
New York'ta hayat ritminiz nasıl? Yürüyüşler, incelemeler, sesler, fotoğraflar ve daha nelerle

dolu?
New York'ta geçirdiğim günler minimalist açıdan değerlendirilebilir. Her gün bir öncekinin

patıp aynı. Bunun iyice daha beteri olabileceğine göre, dilerim bu durum oldugu gibi kalsın.
New York’ta fotoğrafladığıkapıdışısanatı fotoğraflarından yola çıkarak fotoğrafın ne

zamandı
r hayatızda olduğunu sormak istedim? Ayrıca sizin Istanbul'da yaşadığız

dönemden hatı
rladığız birkaç fotoğraf karesi neler olurdu?
Daha pek çocukken annem bana bir fotoğraf makinesi almış. O günlerden bu yana hep

fotoğ
raf çektimse de şimdilik vazgeçtim bu uğraştan. Çekilen fotoğraflarıkoyacak yerim

kalmadı
. İstanbul'dan özellikle çocukluk günlerimden kalma, çekilmiş ve çekilmemişfotoğraf

kareleri gözümün önüne hep geliyor.
Türk müzisyenler, Türk sanatçılar ve buradaki yaşam anlayışıoradan nasıl görülüyor? Özellikle

de çağ
daş sanat diye her şeyin mazur görüldüğü İstanbul sanat camiasında?
Sorunuz, Türkiye'nin Amerikalılarca nasıl görüldüğü yolundaysa, Türkiye'nin nerede olduğunu

bile doğ
ru dürüst bilmeyen Amerikalıların görüşünü incelemeye kalkmak boşuna. Bir fıkra

vardı
r: Amerikalırtasiyeye gitmiş ve bir Amerika "küresi" satın almak istemiş!

Benim görü
şlerime gelince, uzaklık nedeniyle ancak Türkiye'nin nerede olduğunu biliyorum.
İstanbul sanat camiasında çağdaş sanat diye her şey mazur görülüyorsa, aman ne iyi. Çünkü

buralarda çağ
daş sanat (daha doğrusu, çağdaş müzik) pek mazur görülmüyor. Rock, pop, rap

gibi türleri çağ
daş müzikten saydığısanmadız umarım.
Geçtiğimiz yıl Mart ayında gerçekleşen elektronik müzik festivali için İstanbul'a davet

edildiğ
inizde ve gelemediğinizde ne hissettiniz, böyle bir festivalin ilk defa gerçekleşecek

olması
konusunda ne düşünüyorsunuz?
Elektronik müzik festivali için İstanbul'a davet edildiğimde, yolculuk engelleri nedeniyle oraya

gelemeyecek durumda oldu
gumuzu göz önünde tutup tedirginliğe kapıldım ve üzüldüm. Olayın

önemine gelince, New York'ta da belki günün birinde bir elektronik müzik festivali düzenlenir ve

hiç de olağ
an saymam bunu.
New York'taki minimal yaşantızda son olarak hazırladığız bir kitap projesi ya da besteniz

var mı
?
Bu sıralar başca yeni projem, İngilizce yazılarımdan (müzik eleştirilerimden, radyo

programları
mdan, vb.) kurulu Other Words adlıkitabıönümüzdeki aylarda İstanbul'da Pan

Yayı
ncık'ın piyasaya çıkaracak olması.
Peki son olarak sizce müzik, hayat ve projeler tüketilir ve tükenir mi?
Hayatın nasıl tükeneceğini sanım biliyorsunuz. Müzik ve projelerin tükenmesine,

tüketilmesine gelince, karara ba
gbu. Ne ki, değişebilir o yolda bir karar.
*Ilhan Mimaroglu'nun Türkiye'de yayınlanan kitapları
Pan YayıncıGünsüz Günce (1989), Elektronik Müzik (1991), Ertesi Günce (1994), Yokistan

Tasarı
 
(1997) ve artık basılmayan en eski caz kitabıolan Caz Sanatı.
YapıKredi YayınlarıNew York KapıDışıSanatı

Varlık YayınlarıMüzik Tarihi.

(Alıntı - Aylin Güngör/ Bant Dergi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder